Ya sen?
30 yıl önce başladığı terzilik mesleğinin sonlarına yaklaştığının bilinciyle uyandığı puslu bir sabah…
Doğruldu yatağından, lavaboya gidip elini yüzünü yıkadı, üzerini değiştirip dükkana gitmek üzere yola koyuldu. Sabah uyandığı vakte göre hava biraz daha açılmış, sokaklar biraz daha aydınlanmıştı.
Dükkanın kapısını açıp içeriye girdi, iki adım yürüyüp lambaları yaktı.
Küçük bir de mutfağı vardı terzinin, sabah kahvaltısını orada hazırlardı. Çayını demleyip, dikiş makinasının olduğu tarafa doğru yürüdü, makinanın yağının eksik olduğunu fark edip, çekmecesinden makine yağını çıkardı bir eline de eski bir kumaş parçası aldı, “olur da yağ fazla gelirse diye silerim” diye geçirdi içinden.
Makinayı bir güzel temizleyip yağladıktan sonra çay ve birkaç parça zeytin, bol sulu bir domates ile kahvaltısını yaptı.
Sakin bir gün gibi görünüyordu, çoğu zaman daha dükkanı açmazdan önce kapıda buluyordu müşterilerini. Sandalyeye oturup bir tütün sarıp yaktı. “Hayat bu” dedi içinden, kesinlikle hayat bu.
O sırada gözü kendinden yarım metre ötedeki dünün gazetesine ilişti. Şöyle yazıyordu gazetenin başlığında;
‘’Çocuklarının ısınması için fön makinesini açık bırakıp yan odada intihar etti.’’ Buz kesildi bir anda, bembeyaz oldu teni.
Nasıl olurdu bu? Bir anne belli ki evde yakacak bir şey yok, ısınmayı sağlayacak herhangi bir şey yok evde. Bu yüzden çocukları üşümesin diye fön makinesini kullanıyordu. Kireç gibi olan teni şimdi kızıla dönmüştü öfke ve utançtan, ‘’hayat bu’’ demişti ya kendine, şimdi tiksiniyordu kendinden. Bu değildi hayat, hayat masum insanların bu şekilde can verdiği bir yer olamazdı. Dünya durmalıydı bu adil olmayan hadise karşısında.
Barınma ve ısınma, temel ihtiyaçların dahi karşılanamadığı, bu sebeplerden dolayı hayattan vazgeçmeyi kabullenmiş insanların acılarına sessiz kalmak değildi hayat. Dünün gazetesi… evet dünün.
‘’Etrafımızda olup bitenlerden bir haberiz.’’ Dedi kendi kendine. Dostlarımızdan, kanlarımızdan bir haberiz. Bencilce, asalaklar gibi sadece tüketiyoruz.
Ne yapabilirim o anne ve çocuklar için diye düşündü içinden. Artık çok geç değil mi? Acı içindeler şimdi. Belki de bu yüzdendi insanların rahat bir nefes almaya devam edişi, artık çok geç olmuştu. Bu şekilde devam ediyorlardı ezbere yaşadıkları haz dolu hayatlarına. Ya ben? dedi. Ben ezbere yaşamıyor muyum?
Yorum gönder